13 Nisan 2023 Perşembe

Stockholm ziyareti öncesi kısa bir İsveç tarihi

Svartsjö Runik Yazıtı
İsveç hakkında MS 1000'den öncesine ait fazla yazılı kaynak yoktur. Bu topraklarda eski çağlardan beri Sami halklarının yaşadığı bilinmektedir. MÖ 1800'e kadar uzanan Taş Devri'nden kalma yerleşim yerleri ve mezarlar tespit edilmiştir. Erken Demir Çağı boyunca, İsveç'in nüfusu yerleşik hale gelmiş, tarım faaliyetleri ekonominin ve toplumun temelinde yer almaya başlamıştır. 

İsveç'te 5. yüzyıldan 12. yüzyılın ortalarına kadar tarihlenen 2.500'den fazla runik yazıt vardır. Bu dönemde akrabaları genellikle ölmüş bir aile üyesinin anısına bu taşları diktirmekteydi.

Erken dönemlerde ülkenin güneyinde yerleşmiş olan Gotarlarla Svearlar arasında uzun süreli çatışmalar olmuştur. Svearların Gotarları Brevalla’da yenmesiyle İsveç Krallığı kurulmuştur. İsveç’e MS 4. yüzyıldan başlayarak bazı Cermen kabileleri de göç etmişlerdir. 9. Yüzyıl'dan sonra hakimiyet sağlayan Vikingler özellikle Baltık çevresinde etkili olmuş; bugünkü Rusya, Ukrayna, Belarus, Karadeniz ve hatta Bağdat’a kadar uzanan akınlar gerçekleştirmiştir. Vikingler, 9. Yüzyıl'ın başlarında Frank Krallığı’na akınlar düzenleyerek günümüzde Normandiya olarak bilinen bölgeye yerleşmişlerdir. 

911 yılında Fransız Kralı Charles, Viking lideri Rollo ile bir anlaşma yapmış, Charles, Rollo’ya dük unvanını vermiş ve onu ve halkını Normandiya’ya yerleştirmiştir, bunun karşılığında Hristiyan olan Rollo Fransa’nın kuzey bölgesini diğer Viking gruplarının saldırılarına karşı savunmuştur. Bu Viking yerleşimcilerinin Norman torunları 1066 yılında İngiltere’yi fethetmişlerdir.

Doğuya yönelen İsveçliler Novgorod ve Kiev’i ele geçirerek, buralarda da birer prenslik kurmuşlardır. 10. ve 11. yüzyıllarda Norveç ve Danimarka ile aralıklı çatışmalara girmişlerdir.

Viking yayılması

İsveçlilerin ilk Hristiyan Kralı Olof Skötkonung 1008 yılında vaftiz olmuştur. Bölgede Hristiyanlığın hâkim din konumuna gelişi ise 12. Yüzyıl ortalarını bulmuştur. Viking Çağı’nın İskandinav ülkelerinde kraliyet otoritesinin kurulması ve Hristiyanlığın yaygınlaşması ile sona erdiği kabul edilmektedir. İskandinav paganizminden Hristiyanlığa geçiş karmaşık, kademeli ve zaman zaman şiddetli bir süreç olmuştur. O dönemde bugün Gamla Stan olarak bilinen adanın çevresinde ticaret gemileri, savaş gemileri ve korsanlar cirit atıyordu.

Vikingler, Baltık kıyıları ve günümüz Rusya’sının derinliklerine uzanan nehirler boyunca baskın ve yağmalar için düzenledikleri akınların yanı sıra Bizans İmparatorluğu ve Arap kabileleri ile ticari bağlantılar kurmak için de seferler düzenlemişlerdir. Viking elçilerinin 839 yılında Bizans’ı ilk kez ziyaret ettikleri ve İskandinavların Bizans İmparatorluğu’nda paralı asker olarak hizmet ettikleri bilinmektedir. Vikinglerin İslam İmparatorluğu’nun merkezi olan Bağdat’a ulaştığına dair arkeolojik kanıtlar bulunmaktadır.

Stockholm şehrini 1250 yılında İsveç Dükü (Dux Sweorum) Birger Jarl'ın kurduğu genelde kabul edilir. Birger Jarl Bjelbo Ailesi'nin bir üyesi olarak İsveç'i birleştirmiş, Finlandiya'da İsveç yönetimini kuran İkinci İsveç Haçlı Seferi'ni de düzenlemişti.

Gustav Vasa
Ülkede 1349-1350 yıllarında büyük bir salgın hastalık yaşanmıştır. 14. yüzyılın sonlarında İsveç, Danimarka ve Norveç ile giderek daha fazla yakınlaşmıştır. 1397'ye gelindiğinde Danimarka, İsveç ve Norveç beraber Kalmar Birliği'ni kurmuştur. Sonraki yüzyılda, bir dizi isyan İsveç'in birliğe olan bağlarını zayıflatmış, hatta bazen ayrı bir İsveç kralının seçilmesine yol açmıştır.

Bavyeralı Christopher'ın ölümünden sonra üç İskandinav krallığın bir taç altında bulunduğu istikrarlı dönem sona ermiştir. 1471'de Brunkeberg Savaşı'nda İsveç'i istila eden Danimarka kralına karşı İsveç ayrılıkçı güçlerinin lideri olarak zafer kazanan Sten Sture (Yaşlı) İsveç'in bağımsızlığını sağlamıştır. 1520'deki yeni bir Dan saldırısı sırasında Stockholm Kan Banyosu olarak adlandırılan ve 80 İsveç soylusunun idam edildiği hadise gerçekleşmiştir. Bu idamlardan kurtulmayı başaran bir soylu olan Gustav Eriksson bir ordu toplamayı başararak Danimarka ordusunu İsveç'ten kovmayı başarmış ve 6 Haziran 1523'te Gustav Vasa adıyla kral olarak taç giymiştir. Bu tarih bugün İsveç'in ulusal günü olarak kutlanmaktadır.

Gustav Vasa otoriter bir yönetim kurdu. Ekonomik kriz içinde bulunan ülkesindeki kilise mülklerine el koymuş, bu olay ülkenin Katolik Kilisesi'nden uzaklaşıp Lutherci devlet kilisesine geçmesini sağlayan en önemli bir etken olmuştur. 

17. yüzyılda Danimarka-Norveç, Rusya ve Polonya-Litvanya'ya karşı bir dizi savaş kazanan İsveç, Baltık bölgesinin kontrolünü elde ederek büyük bir güç haline geldi. İsveç'in Otuz Yıl Savaşlarındaki rolü, Avrupa'daki siyasi ve dini dengesini belirleyecek hale geldi. İsveç, modern Estonya ve Letonya'ya, kuzey Almanya'ya doğru genişledi.

İsveç'in Kuzey, Doğu ve Orta Avrupa’daki üstünlüğünün başlangıcının Kral Gustav’ın torunu Gustav II Adolf'un tahta çıktığı 30 Ekim 1611, sonunun ise İsveç’in büyük toprak kaybı yaşamasına neden olan Büyük Kuzey Savaşı’nın bittiği 10 Ekim 1721 olduğu kabul edilmektedir. Gustaf II Adolf 1611-1632 yılları arasında hüküm sürdü. Onun dönemi Stormaktstiden, Büyük Güç dönemi olarak adlandırılır. 1630'da şansölyesi Axel Oxenstierna ile Otuz Yıl Savaşı'na dahil oldu. İsveç orduları Prag'ı yağmaladı. Bu dönemde İsveç Avrupa'nın en büyük askeri gücü konumuna gelmiştir. 

Gustaf II Adolf modern tarihin en büyük komutanlarından biridir ve "kuvvetlerin ortak kullanımı" prensibinin öncülerinden biri olarak kabul edilir. En kayda değer zaferi 1631 yılında Kutsal Roma Germen İmparatorluğu karşısında almış olduğu Breitenfeld Muharebesi'dir. 1632 Lützen Muharebesi'nde öldürülmüştür.

Kristina
Tek çocuğu Kristina 6 yaşında tahta çıkmıştır. 18 yaşına geldiğinde İsveç İmparatorluğu'nu yönetmeye başladı. Döneminde bilim ve felsefe sarayda hüküm sürdü. Descartes'i Stockholm'e davet etti. Descartes burada ölmüştür. 1654'de yerine kuzeni kral oldu. Kristina, İsveç'i terk etti ve Papalık Devleti'ne Roma'ya yerleşti. Burada dinini değiştirdi ve Katolik oldu. 19 Nisan 1689'da Roma'da öldü ve Aziz Petrus Bazilikası'na defnedildi.

1654–1720 arası İsveç'te Karl X, Karl XI ve Karl XII'den mülhem Karolin dönemi olarak adlandırılır. Karl X Gustav döneminde İkinci Kuzey Savaşı’nda Kalmar Birliği’nin devamı olan Danimarka-Norveç karşısında büyük bir zafer kazanmıştır. Ordusunu donmuş denizden geçirerek Danimarka'yı fetheden (1658) Karl X Gustav 8 Mart 1658 tarihinde imzalanan Roskilde Antlaşması ile Danimarka-Norveç topraklarının üçte birini kendi topraklarına katmıştır.

Karl XI soyluların haklarını azalttı. Güney İsveç topraklarını kralınkiler, soylularınkiler ve köylülerinkiler olarak taksim etti. 1697'de Karl XI Kronor kalesinde tabutta yatarken kale yandı. Onun yerine Karl XII (Demirbaş Şarl) geçti. 

Demirbaş Şarl (Karl XII)
İsveç’in Avrupa devletlerince tehlikeli görülen ilerleyişi yüzyılın sonlarında kendisine karşı Rusya, Prusya, Danimarka-Norveç ve Lehistan’ın bir araya geldiği Kuzey İttifakı’nın kurulmasına yol açmıştı. Bu koalisyon, 18. yüzyılın başında İsveç'e ani saldırılar gerçekleştirdi. 

Demirbaş Şarl Büyük Kuzey Savaşı’nın ilk yıllarında, Narva Savaşı’nda zafer kazandı. Ancak büyük bir özgüvenle yaptığı Moskova’ya saldırma planı ülkesini zora soktu. Zorlu hava koşulları ve tedarik hatlarındaki zorluklar nedeniyle Moskova’ya ulaşamamış ve geri dönmek zorunda kalmıştı. Ona karşı Danimarka, Rusya, Polonya ittifak kurdu. 1709 Poltava Savaşı'nda Büyük Petro İsveç ordusuna büyük hezimet yaşattı. XII. Karl ordusundan artakalan az sayıda kuvvetle güneye çekilerek Osmanlı'ya iltica etmek istedi. Kralın iltica talebi, yardımcılarından Leh General Stanislaw Poniatowski bizzat Özü Kalesi komutanı Abdurrahman Paşa'ya giderek 2.000 altın vermesinden sonra kabul edilmiş ve Rus ordusunun eline düşmek üzere olan kral, son anda Bug (Aksu) Nehri'ni geçerek kaleye sığınabilmişti. İsveç kralı Demirbaş Şarl Osmanlı Devleti’ne sığındıktan sonra ülkesini bir süre buradan idare etmiş, Osmanlı’nın Rusya’yı 1711’de mağlup etmesi İsveç’e biraz toparlanma imkânı vermişti. 

Ama sonuç olarak Büyük Kuzey Savaşı olarak isimlendirilen savaşlar dizisi sonrasında (1700-1721) İsveç’in Avrupa’daki ilerleyişi tamamen durdurulmuş ve Baltık kıyılarının yeni hâkimi Rusya olmuştur.

 Bu dönemde Stockholm'ün nüfusunun üçte biri hastalık ve kıtlıktan öldü. Devlet hazinesi de kurudu. 1611'den 1721'e kadar Baltık Denizi bir İsveç gölüydü. İsveç'in bu dönemde Kuzey Almanya'da da toprakları vardı. Bu 111 yılın 72'si savaşlarda geçti. 

Gustav III
İsveç Parlamentosu Riksdag, XII. Karl’dan sonra tahta geçen Kraliçe Ulrika Eleonora’ya mutlak monarşiyi sona erdiren ve Riksdag’ı yeni yetkiler ile donatan 1719 tarihli Hükümet Belgesi’ni imzalatmıştır. 1738'de Hat (şapka) Partisi seçimleri kazanmıştır. Bu dönem İsveç için aydınlanma çağıydı. 1770'lerde kral Gustav III askerlerinin önünde bir darbe yapacağını duyurdu, koluna beyaz bir mendil bağladı. Mutlakiyet geri gelmişti. Gustav III aydınlanma çağından ve Fransız kültüründen etkilenmişti. Sanat, edebiyat ve tiyatroya önem verildi. 1778'de ulusal kıyafet yasası çıktı. İsveç Akademisi 1786'da Gustav III tarafından kuruldu. Rusya'ya karşı yürütülen maliyetli savaş ona karşı muhalefeti güçlendirdi. 16 Mart 1792'de maskeli baloda suikasta uğradı. Gustav III Kraliyet Opera Binası'nda arkadaşlarıyla birlikte yediği akşam yemeğinde hayatına yönelik bir tehdit olduğunu bildiren isimsiz bir mektup aldı ancak geçmişte çok sayıda tehdit mektubu aldığı için bunu görmezden geldi. Gece yarısı suikasta uğradı iki hafta kadar sonra da öldü. Bu olay Verdi'nin maskeli balosuna ilham kaynağı olmuştur.

Onun yerine oğlu Gustav VI Adolf geçti. Bu kral Rusya'ya karşı 1808-1809 savaşında Finlandiya'yı kaybetti. Kral Gustav IV. Adolf’a karşı halk ayaklanmış, Fransızların yaydığı devrimci düşünceden etkilenen ordu 1809’da darbe yapmıştır. Kralın mutlak yetkileri kaldırılmış, güç kral, hükümet ve parlamento arasında dağıtılmıştır. 

Bernadotte (Karl XIV)

Napolyon'un komutanlarından Jean Baptiste Bernadotte parlamento tarafından kral olarak seçilmiştir. Karl XIV. olarak taç giymiştir. Bugünkü kraliyet ailesi onun soyundan gelmektedir. 1813'te Leipzig Savaşı'nda Fransa'yı mağlup etmiştir. Daha da önemlisi Danimarka Norveç'i İsveç'e vermek zorunda kalmıştır. Bu durum 1814'ten 1905'e kadar sürmüştür.

İsveç Özgürlük Çağı’nda İngiltere'ye demir ve kereste ihracatı ile desteklenen İsveç ekonomisi yeniden inşa edilmiştir. 814-1844 yılları arasında Kralı XIV. Karl Johan’ın döneminde İsveç, ilk Sanayi Devrimi hamlesini yaparak demirhaneler, tekstil atölyeleri ve kereste fabrikaları kurmuştur. Ülke 1860’lar ve 1910 arasında, durgun bir tarım toplumundan canlı bir sanayi toplumuna dönüşmüştür.

1806'da bugünkü Stockholm City Hall'un bulunduğu yerde İsveç'in buhar gücüyle çalışan ilk değirmeni inşa edilmişti. Bu değirmen 1878'deki yangında yandı. 

1842'de ülkede zorunlu ilköğretim uygulanmaya başladı. 1859'da ilk demiryolu faaliyete geçti. 1876'da Ericsson ilk telefonu üretti.

1879'da August Strindberg'in romanı Kırmızı Oda yayınlandı. 

1800'de Stockholm'ün nüfusu 75 bin, 1900'de ise 300 bin olmuştur.

1908'de kraliyet tiyatrosu açıldı. 1921'de kadınlara oy hakkı tanındı.

Albin Hansson
1950'de ülkedeki ilk TV yayını gerçekleşti. 

Albin Hansson (1885-1946) 1932 ve 1946 yılları arasında dört hükümette iki kez Başbakanlık yaptı. İsveç'in tarafsızlık politikasını sürdürdüğü II. Dünya Savaşı sırasında, Riksdag'daki bütün büyük partileri içeren bir birlik hükümetine başkanlık etti. Refah devletini sosyal bilinç sahibi bir topluluk ve herkes için finansal güvenceyle tanımladı. İsveç siyaseti üzerindeki sosyal demokrat tutumu "İsveç modeli"ni yarattı. 1936'dan sonra ülkede fakirlik büyük ölçüde ortadan kaldırıldı.

Stockholm'ün batısında Vallingby adında işyeri ve evlerin yakın olduğu bir yerleşim planlanıp 1950'lerin başında inşa edildi. 

I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı'nda tarafsız kalan İsveç'te Sosyal Demokratlar 1930'lardan 1970'lere siyaseti domine ettiler.

Olof Palme
Olof Palme 1969-86 arası Sosyal Demokrat partinin liderliğini, 1969–1976 ve 1982–1986 yılları arasında başbakanlık yaptı. Uluslararası ilişkilerde silahsızlanmayı destekledi. Üçüncü dünya ülkelerinin ihtiyaçlarının göz önüne alınması için de gayret sarf etti. 

Palme 1986'da Stockholm'de eşiyle beraber gittiği sinemadan çıkmış, eve doğru yürürlerken arkadan yaklaşan biri tarafından yakın mesafeden vurularak öldürüldü. Cinayet Stockholm'de ülkenin en işlek caddesinde işlendi. 10'dan fazla tanık uzun boylu bir adamın ateş ettiğini ve kaçtığını görmüştü ama katil hiçbir zaman bulunamadı.

Palme suikastı dosyasının Başsavcısı Krister Petersson, basına yaptığı açıklamada, katil zanlısının 2000 yılında ölen Stig Engström olduğunu söyledi. Engström'un cinayeti tek başına işlediği sonucuna vardıklarını belirten Petersson, ölen katil zanlısını sorgulama ihtimalleri kalmadığı için artık dosyayı kapatmak durumunda kaldıklarını belirtti.
Anna Lindh

2000'de Danimarka ile İsveç arasında Öresund köprüsü inşa edildi. Yine 2000 yılında İsveç kilisesi devletten ayrıldı.

Yine bir sosyal demokrat olan Anna Lindh 10 Eylül 2003'te suikast sonucu öldürüldü. Lindh, Stockholm'ün merkezindeki NK mağazasında Mijailo Mijailović tarafından bıçaklandı; ertesi sabah Karolinska Üniversite Hastanesinde öldü. 

Anna Lindh, Sosyal Demokrat parti lideri olarak Göran Persson'un yerine geçecek muhtemel bir aday olarak görülüyordu. 1994-1998 yılları arasında İsveç Çevre Bakanlığı, 1998-2003 yıllarında İsveç Dışişleri Bakanlığı'nı yürüttü. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder