Berlin'de görülecek en önemli yerlerden biri şüphesiz Reichstag'tır. Reichstag'a gelmişken yeni parlamento binaları da görülmelidir.
Jakob Kaiser Haus Federal Meclis'e ek olarak inşa edilmiş büyük bir kompleks ancak Eski Reichstag Başkanlık Sarayı gibi yapılar da bu yapının bir bölümü halin gelmiş. Yine eski
bir banka binası olan Sommer evi de buraya entegre
edilmiş. Adını politikacı Jakob
Kaiser'den alan kompleksin 1-4 ve 5-8 numaralı binaları
Dorotheenstrasse ile ayrılıyor ancak binaları birbirine bağlayan iki
köprü bulunuyor. Ayrıca Dorotheenstraße'nin altında da parlamento binalarını birbirine
bağlayan geçitler bulunyor. Başka bir geçit ise yeraltından Reichstag
binasına kadar uzanıyormuş.
Epey büyük olan bu komplekste 314'ü
milletvekillerinin ofisi olmak üzere toplam 1.745 ofis bulunuyormuş.
Milletvekillerinin ofisleri 18 m² büyüklüğündeymiş. Ayrıca 43 toplantı
odası, iki yönetim kurulu odası ve bir TV stüdyosu varmış.
Jakob Kaiser Haus’un önünde Temel Yasa'nın temel haklarla ilgili 19
maddesinin yazılı olduğu cam
levha sırası bulunuyor. Bu levhalar "mekana has heykel" tanımı ile
meşhur 1930 doğumlu sanatçı İsrailli sanatçı Dani Karavan'ın imzasını
taşıyor. Bu durum bana 12 Levha Kanunları ile On Emir'i hatırlattı. 19
Madde ile bir haklar topluluğu zihinlere yerleştirmek istenmiş.
Nehrin karşısındaki Marie-Elisabeth-Lüders-Haus (MELH) 10 Aralık 2003'te Spree'deki üçüncü yeni parlamento binası olarak açılmış. Mimar Stephan Braunfels'in imzasını taşıyan bina, adını Almanya'daki kadın hakları hareketinin temsilcisi olan liberal politikacı Marie-Elisabeth Lüders'ten alıyor.
Marie-Elisabeth-Lüders-Haus, Reichstag binasındaki genel kurul salonundan sonra Alman Federal Meclisi'ndeki en büyük ikinci salona sahipmiş. Burası esas olarak soruşturma komiteleri tarafından kullanılıyormuş.
Parlamento Kütüphanesi, Parlamento Arşivleri ve gizlilik içeren arşivler de bu binadaymış. Kütüphane, “parlamento çalışmasıyla ilgili basılı ve elektronik biçimde ulusal ve uluslararası literatürü” toplama ve indeksleme görevine sahip. Birçok eser İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük ölçüde tahrip edilmiş olsa da, takip eden dönemde kitaplar satın alınarak arşiv genişletilmiş.
Binadaki merdivenlerin yanında, Berlin Duvarı'nı anlatan, Mauer'in kurbanları hakkında bilgi veren bir anıt var.
Parlamento Kütüphanesi'nin üst bölümünde, İtalyan sanatçı Maurizio Nannucci'nin binaın dışından da görülebilen bir enstalasyonu yer alıyor. Blue Ring adlı eser Hannah Arendt'ten esinlenmiş. Burada "Özgürlük, eşitler arasında bir hareket imkanı olarak düşünülebilir / Eşitlik de özgürlük için bir hareket imkanı olarak düşünülebilir" yazıyor.
Binanın önünde İtalyan sanatçı Marino Marini'nin atın üzerinde düşme tehlikesi bulunan bir binicinin heykeli duruyor.
Sophie Calle, Wieland Förster, Eberhard Göschel, Imi Knoebel, Paco Knöller, Bertram Kober, Nikolaus Lang, Rémy Markowitsch, Michael Morgner, Cornelia Slime, Susan Turcot ve Hans Vent gibi sanatçılardan satın alınanlar da binada yer alan diğer eserler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder